Tuesday, January 6

his

Bu gece bir melankoli hali sardi ki beni sormayin gitsin.. Mutsuz degilim ama garibim. Sanirim ozluyorum ama tam olarak neyi onu da bilmiyorum. Az once yazdan kalma fotograflarima baktim teker teker. Yaz dediysem oyle deniz-kum-gunes filan degil. Ankara'da gecen koca bir yazdan bahsediyorum.. Tum temmuz ayi boyunca Yunan orkestrasiyla olan provalarimizdan ve turnelerimizden, dunyanin en mukkemmel arkadaslariyla yasadigim Cafe Bien sefalarimizdan, mendilci cocuklarla dolu Bestekar sokaktan, Tadim Pizza'nin terasindan, dogum gunumden, sabaha karsi gunesin dogarken yaydigi isiltidan nasibini alan balkonumuzdan, gece uyumayip odunc paraflaslarla sabahlara kadar cekmeye calistigim fotograflardan, az isikli ve bol huzurlu cumbali odamdan, icinde insan ruhu tasiyan kedimden, mis gibi bizim ev kokan yatagimdan bahsediyorum.. Evde annem ve babamin seslerini duyup yasadigimi hissettigim anlarimdan bahsediyorum. Sicaktan bunalip gecenin korunde soguk bir dus aldiktan sonra incecik pijamalarimla acik olan penceremin onunde yere uzanip okudugum kitaplardan bahsediyorum. Spinning'i repeate alip sabaha kadar onun esliginde kendi kendime biseyler cizdigim gecelerden bahsediyorum. Hayatima girip cikmis tum erkeklerden bahsediyorum. Yasadigim guzel anlardan ya da sacmaliklarimdan.. Hayatimda ne bok yersem yiyim yanimda olduklarindan emin oldugum dostlarimdan ve yeryuzundeki en mukemmel anne ve babadan bahsediyorum. Ve biraz daha zorlarsam aglayabilecegimden bahsediyorum.. Insan bazen hissetmeyi de ozleyebiliyor.

3 comments:

gökçe said...

burnunun direği sızlamış bir ben var burada mesela.

Yağız said...

Bir gün sen de anne olacaksın ve bunu bilmek bile çok güzel (:

cagil. said...

ama bu cok guzel (: