Wednesday, January 28

ev

Her zaman hayali kurulur ya hani bir evin.. Boyle her seyiyle sana ait olan, icine girdiginde huzur doldugun, istedigin gibi yasayabilecegin, daginiksa daginik, duzenliyse duzenli olan.. Caninin istedigi her seyin caninin istedigi yerde durdugu, kapisini actiginda yuzune senin kokunun carptigi falan filan.. Iste benim de artik ondan var bir tane sonunda. Haftaya icinde yasamaya basliycagim ufacik tefecik miniminnacik bir "ilk kendi evim". Ustelik bunlarin hepsini Istanbul'da yasiyor olmak.. Olaganustu degil mi? Yeni bir sayfa dedikleri bu olsagerek!

Saturday, January 24

selam

nutella yerken orgazm oluyorum diyenler parmak kaldirsin!
.
.

Friday, January 9

the most beautiful suicide


On May 1, 1947, Evelyn McHale leapt to her death from the observation deck of the Empire State Building. Photographer Robert Wiles took a photo of McHale a few minutes after her death.On May 1, 1947, Evelyn McHale leapt to her death from the observation deck of the Empire State Building. Photographer Robert Wiles took a photo of McHale a few minutes after her death.

.

The photo ran a couple of weeks later in Life magazine accompanied by the following caption:

.
On May Day, just after leaving her fiancé, 23-year-old Evelyn McHale wrote a note. 'He is much better off without me ... I wouldn't make a good wife for anybody,' ... Then she crossed it out. She went to the observation platform of the Empire State Building. Through the mist she gazed at the street, 86 floors below. Then she jumped. In her desperate determination she leaped clear of the setbacks and hit a United Nations limousine parked at the curb. Across the street photography student Robert Wiles heard an explosive crash. Just four minutes after Evelyn McHale's death Wiles got this picture of death's violence and its composure.

.

.

.

Eger Ustun bu fotografi benimle paylasmis olmasaydi belki daha uzun bi zaman boyle mukkemmel bir karenin farkina varamazdim. Bugun bana dedi ki; bu fotograf en guzel 'how to disappear completely' esliginde izleniyor.. Sectigi sarkidan ote 'fotografi izlemek' dusuncesine takildim bir sure. Cunku tam anlamiyla dedigi o seyi yaptim fotografi gordugum anda. Dakikalarca, hatta saatlerce belki de gunlerce izleyebilirim bu fotografi. Birde bu kadar ic acitan bir fotografi bu kadar guzel kilan ne olabilir diye dusunuyorum sabahtan beri..

.

.


.

.

.



Tuesday, January 6

his

Bu gece bir melankoli hali sardi ki beni sormayin gitsin.. Mutsuz degilim ama garibim. Sanirim ozluyorum ama tam olarak neyi onu da bilmiyorum. Az once yazdan kalma fotograflarima baktim teker teker. Yaz dediysem oyle deniz-kum-gunes filan degil. Ankara'da gecen koca bir yazdan bahsediyorum.. Tum temmuz ayi boyunca Yunan orkestrasiyla olan provalarimizdan ve turnelerimizden, dunyanin en mukkemmel arkadaslariyla yasadigim Cafe Bien sefalarimizdan, mendilci cocuklarla dolu Bestekar sokaktan, Tadim Pizza'nin terasindan, dogum gunumden, sabaha karsi gunesin dogarken yaydigi isiltidan nasibini alan balkonumuzdan, gece uyumayip odunc paraflaslarla sabahlara kadar cekmeye calistigim fotograflardan, az isikli ve bol huzurlu cumbali odamdan, icinde insan ruhu tasiyan kedimden, mis gibi bizim ev kokan yatagimdan bahsediyorum.. Evde annem ve babamin seslerini duyup yasadigimi hissettigim anlarimdan bahsediyorum. Sicaktan bunalip gecenin korunde soguk bir dus aldiktan sonra incecik pijamalarimla acik olan penceremin onunde yere uzanip okudugum kitaplardan bahsediyorum. Spinning'i repeate alip sabaha kadar onun esliginde kendi kendime biseyler cizdigim gecelerden bahsediyorum. Hayatima girip cikmis tum erkeklerden bahsediyorum. Yasadigim guzel anlardan ya da sacmaliklarimdan.. Hayatimda ne bok yersem yiyim yanimda olduklarindan emin oldugum dostlarimdan ve yeryuzundeki en mukemmel anne ve babadan bahsediyorum. Ve biraz daha zorlarsam aglayabilecegimden bahsediyorum.. Insan bazen hissetmeyi de ozleyebiliyor.

Monday, January 5

somewhere over the rainbow

Daha onceden yaptiginiz seyler, yedikleriniz, ictikleriniz veya dinledikleriniz bazen, bazi anlarda daha da bi farkli hissettirir ya kendinizi, iste bu sarki oyle bir sey yapti bana dun gece bu saatlerde. Bundan once milyonlarca kere dinledigim bir sarkiydi belki ama dun bu sarkiyi duydugum o kare, aklimdan hayatim boyunca cikmayacak bir kare oluverdi. Studyo, karanlik, sac orgusu, aynalar ve kirmizi renk... Guzeldi.. Ve dusundukce tekrar tekrar hissetmek aynisini daha da guzel..
.
.
.
.
.
Hatta cok fazla guzel.

Friday, January 2

cocuk olmak ya da olmamak

Yine uyuyamiyorum.. Korkunc bir mide bulantisi ve bas agrisiyla beraber tum mutlulugum yavas yavas yokoluyor sanirim.. Oysa birde o kadar gulen cocuk filan koydum az evvel Deviant'daki Journal'a. Neyse.
.
.
Bugun bi kitap daha okudum. "Bir seftali, Bin seftali", yine Samed Behrengi'nin. Cocuk kitaplarini seviyorum sanirim. Hatta evet, cocuk kitaplarini her seyden cok seviyor olabilirim artik. O basitligi, dogalligi ve pure anlatimi seviyorum. Okurken de surekli gulumserken yakaliyorum kendimi zaten. Tekrar cocuk olsak ya.. Ne guzel olurdu...