Wednesday, May 26

Sayfa / 87

Annenin yüzü bataklık gibi kapkaranlıktır. Masanın üzerinde çömelmiş bir şeyler çiğniyordur. Duvara dolaplı bir saat dayandırılmıştır. Bu, saat başlarını hiç sektirmeden vuran dev bir saattir. Aynı zamanda pişmanlık saatlerini, dua, içki saatlerini ve sabah saatlerini de.
.
Ve elbette gece saatlerini de.
.
Anne o saatte, o dev saate hiç bakmaz. Onun önünden geçerken camdan dışarı bakar ve aşağılarcasına tükürür. Dışarıdaysa tohum çatlar, çiçeklenir ve bir süre sonra solar.
.
Karanlık geçitte incecik, uzun bir gölge hareket eder; kocasıdır.
.
"Sana kahve yapayım mı?" diye homurdanarak sorar adam.
.
Anne hiçbir şey duymaz. Horulduyordur. Ve horuldarken üç çocuk dünyaya getirir. Erkek olan ölür, kızlarsa yaşar.
.
Adam kızları alır ve birçok çocuğun bulunduğu salona götürür. Erkeğiyse dışarı çıkarır, ekinlerin arasına yatırır. Anne uyanmıştır ve yeniden bir şeyler çiğner. Adam ahıra gider ve içip sarhoş olur. Ahırdaki inekler de anne gibi bir şeyler çiğnemektedir.
.
Adam bir inek keser. Anne, adam ve çocuklar o ineği yer. Ekinler büyür. Hepsi ekmek yer, annenin ve ineklerin sütünü içerler.
.
Adam ocağın üzerine uzanır ve uyur. Anne iki çocuk daha doğurur. İnek bir şeyler çiğner. Baba anneyi keser. Onu çocuklarla birlikte yer, köpek de bir parça alır. Ama sonra yanlışını anlar, ahıra gider ve içer.
.
Baba uyurken en büyük kızı masaya tırmanır. Bir gölge belirir; yabancı bir adamdır. Dolaplı saat içki saatlerini ve diğerlerini vurur.
.
Ve geceyi.
.
Kız iki çocuk doğurur. Baba geri gelip her şeyi görünce biraz ağlar. Daha sonra güneşe yatar ve öyle kalır.
.
Yabancılar onu büyüyen ekinlerin altına gömer. Kız bir şeyler çiğner. Yabancılar ahıra gider ve sarhoş olurlar.
.
.
.
Michael Ende / AYNA İÇİNDE AYNA - Bir Labirent

No comments: